Diyarbakır ve İlçeleri Web Tanıtım Kültür Sitesi
  Diyarbakır Tarih Devam
 

DİYARBAKIR TARİHİ

 

Çin Seddinden sonra dünyanın en geniş,en uzun ve en sağlam surları ile çevrili Diyarbakır,binlerce yıl sönmüş volkanik Karacadağ’dan akan yaklaşık 60m.kalınlığındaki sert bir bazalt üzerine kurulmuştur. 

Tarihin her devrinde medeniyetlerin kültür ve ekonomik hareketlerinin merkezi olarak tanınan Diyarbakır şehrinin ne zaman kurulduğu tarihçiler için hale meçhul ise de bazı yazıtlardan M.Ö. 3000 yıllarında yörenin ilk uygar halkı olarak gösterilen Huriler ile var olduğu anlaşılmaktadır. 

Daha sonra sırasıyla Mitaniler, Anomiler, Urartular, İskitler, Medler, Makedonyalılar, Selvekoslar, Partlar, Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar, Akhunlar, Emeviler, Abbasiler, Merveniler, Oğuzlar, Selçuklular, Artuklular, Eyyubiler, Moğollar, Türkmenler, Akkoyunlular, Safaviler ve Osmanlılar şehre hakim olmuşlardır.

Şehrin kuruluşu gibi bilinmeyen bir tarihte inşa edilmiş olan Diyarbakır surları M.Ö. 349 yılında Roma İmparatoru Konstantin tarafından genişletilerek bazı kısımları onarılmıştır. Havadan görünüşü ile şehri bir Kalkan Balığı biçiminde çevreleyen dört büyük kapılı surların hemen her yanı çeşitli devir ve medeniyetleri  yansıtan kitabeler, oyma, kabartma motiflerle doludur.

Şiirlerin, anlatımların, dengbejlerin, Celal Güzelsesler’in, Cahit Sıtkılar’ın, Ahmed Arifler’in, Ziya Gökalpler’in, şehri Kalkan balığı şeklinde saran ve bütün olarak günümüze kadar gelebilmeyi başarmış dünyadaki tek örnek olan surların, üzerlerine nice hikâyeler yazılmış burçların kenti Diyarbakır...

Ulu Camii, yaş 35 yolun yarısı deyip, 46 yaşında ölen Cahit Sıtkı’nın evi, sipahiler çarşısı, dört ayaklı minare, Ermeni ve Keldani Kiliseleri, köylerden göç etmiş ailelerin yaşadığı ara sokaktaki Meryem Ana Kilisesi, Deliller (Hüsrevpaşa) Hanı, Gazi Köşkü, zayıf bir Dicle ve üstünde Mervaniler döneminden kalma 10 Gözlü Köprü, restore edilen surlar, burçlar, Urfa Kapı, Şen olan Mardin Kapı, Esma Ocak kültür evi, Zinciriye ve Mesudiye Medreseleri, Hamravat suyu, Hevsel bahçeleri…

Diyarbakır’ı ilkbahar ve sonbaharda ziyaret etmenizi öneririz. İlkbaharda şiirsel bir güzelliğe bürünür bu masallar ülkesi. Burçlardan güneşin batışını izlemeye doyamazsınız. Kültürel geziler ve etkinlikler bu dönemde sıklaşır, tatlı bir rüzgâr peşinizde dolaşmaya başlar. Sonbahar ve ilkbaharda Dicle’yi izleyen karayolunda doğayla iç içe gezilere çıkabilirsiniz. Diyarbakır halkı çok ikramkardır. Hemen her dükkânda size çay ya da yiyecek ikram ederler. Hele bir de kentlerini beğendiğinizi duyarlarsa, gözlerindeki sevinci hemen fark edersiniz. 2000 yılı nüfus sayımına göre nüfusu 1.362.708 olan ilimiz son yıllarda yoğun göç nedeniyle nüfusumuzun 2.500.000 a yakın olduğu tahmin edilmektedir.              

Diyarbakır, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin orta kısmında, Mezopotamya’nın kuzeyinde yer almaktadır. Doğuda Siirt ve Muş batıda Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya kuzeyde Elazığ ve Bingöl güneyde ise Mardin illeri bulunmaktadır.

Diyarbakır, ilinde yüzey şekilleri oldukça sade olup,  etrafı genelde Güneydoğu Toroslar’ın kolları olan dağlarla çevrili, ortası hafif çukurlaşmış bir havza görünümündedir. Diyarbakır havzası denen bu çukur alanın eksenini batı-doğu doğrultulu geniş Dicle Vadisi oluşturur. Diyarbakır havzasının güneybatısında ise Karacadağ kütlesi yükselir. Urfa-Diyarbakır il sınırı üstündeki bu kütle, koyu renkli lavların yığılmasıyla oluşmuş eski bir volkan kütlesidir. Koni biçiminde olmadığından fazla heybetli görülmez. Yüksekliği, en yüksek noktası olan Kolubaba doruğunda 1.957 metreyi bulur. İlin en yüksek dağı Muş sınırı yakınındaki Andık Dağıdır (2830 metre)

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol