Diyarbakır ve İlçeleri Web Tanıtım Kültür Sitesi
  Hadım Ali Paşa camii Camii
 
HADIM ALİ PAŞA CAMİİ

Diyarbakır'ın güneybatı çeyreğinde, adını verdiği mahallededir. Medrese, cami ve tekkeden (7) oluşur. Harimin doğusundaki Şafıiler mescidi daha sonraki eklentidir (ı 769-70). Kare planlı, prizmatik gövdeli, sekizgen kasnak ve külahlı cami, Osmanlı dönemi erken türlerindendir (Fotoğraf 5). Son cemaat yerini beş kubbe oluşturur. Minaresi, kuzey yüzü doğu hi­zasının biraz açığındadır. Kitlenin avlu yüzü ile do­ğu ve batısındaki üçer, güney ve kuzeydeki ikişer pencere, teğet kemerle örtülen, almaşık örgülü girin­tiler içine alınmıştır. Lentolu pencereler 1/2 oranına çok yakındır. Beş düşey, dokuz yatay geçmeli demir parmaklıkları özgün değildir. Son cemaat yerinin dört kolonu beyaz taştan ve eksendeki ikisi alt başlıksızdır. Kemerler arasında süslemeye yer verilmez.

14,45 m. kenarlı harim kare planlı olup, köşe ke­merlerinin oturduğu üçgen bingiler, aynı kesitle yere kadar inerken, Safa Camii'ni yineler. Ahşap pencere kanatlarına oldukça özenildiği görülüyor.

3,39 x 4,61 m. ölçülü beyaz taşlı mihrap, yine renk renk boyanarak ve avize takılarak olabildiğince çirkinleştirilmiştir. Yarım sekizgen planlı (Çizim 6) girinti sütun eel erI e başlar ve sekiz sıralı mukarnasla örtülür. Mihrabı izleyen üst pencerenin içliğinin ye­nilendiği görülüyor. Oranlı ve süslü ahşap minberi güzeldir. İç duvar eteklerini kaplayan altıgen mavi renkli çiniler, bir çerçeveyle (su) sarılıdır. Ali Paşa Medresesi, camiin batı yönde açığındadır.

Amid'in 6. Osmanlı Valisi Hadım Ali Paşa, burada 1534–37 yılları arasında görev yaptı. Yapının adı sa­dece Tuhfetü'l-Mimarin'de geçer. Böylece Sinan'ın eseri olduğu anlaşılır. Bununla ilgili ayrıntılar, yeni bilgilerle Diyarbakır Camileri (Ankara, 1996) yayını­mızda (s. 135) yer almaktadır.

Cami ile medresesi arasındaki örgü farkını, medre­senin sonraki ucuz onarımlarına bağlamak gerekir. Tuğla, taştan daha kolay ve ucuz bir yerel üretim ol­duğundan, kubbe dış kasnağında da sonradan yerini almış görünüyor. Güçsüz dönemde, akıntıyı kesmek için, kubbeyi az eğimli, alaturka kiremitli sekizgen kasnak ve külahla örtmek, kent merkezi ve Silvan il­çesinde de görülmektedir. Eski fotoğrafları, son ce­maat yerinin de aynı gereçle akıntılı olarak örtüldü­ğünü gösteriyor. Pencere oranları, sivri veya teğet kemerli girintiler içine, almaşık örgülü olarak alın­ması, sütunceleri vb. güney geleneği olup Diyarbakır'da da yaygındır. Nitekim Sinan'ın tartışmasız ya­pıtlarından olan aynı kentteki Behram Paşa Camii'n­de de uygulanmıştır.

1956 yılında, camiin kuzeydoğu açığında, hama­mın kalıntıları duruyordu. Gecekondular bunları tü­ketti. Vakfıyesi günümüze erişmemiştir.

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol