Diyarbakır ve İlçeleri Web Tanıtım Kültür Sitesi
  Melek Ahmet Paşa Camii
 

MELEK AHMED PAŞA CAMİİ

Diyarbakır'ın batı yakasında, kendi adıyla anılan mahalle ve cadde üzerindedir. İki katlı kuzey ve güney geniş yüzleri almaşık örgülü ve minareli ka gir bir yapıdır (Fotoğraf . Zemin katta, batı uçtaki tonozlu geçit, caddeyi dikine uzanan sokağa bağlar. Bunun doğusunda dükkanlar, yazlık, mescit, caddeden arka (güney) bahçeye bağlantıyı sağlayan ve taçkapıyla başlayan aralığı vardır (Çizim 9). Üst kata, yarım kemere oturtulan ve minareye batı yönde ya­naştırılan (kuzey yönde) merdivenle ulaşılır. Bunun koşutunun (simetrik) doğu yarıda olduğu, pencereye dönüştürülen kapısından belli olmakta ve araların­daki uzun sahanlık, altındaki yazlık mescide zama­nında siper oluyordu. Günümüze erişemeyen bu mer­divenin oturduğu yer şimdi ufak bir bahçedir.

Enine genişleyen harimin yanlarında, kare kesitli ikişer yığma ayak vardır. Böylece üst yarıda sekizge­ne dönüşen plan, kasnakla yükselerek kubbeye erişir

Yan kanatlar iki katlıdır. Buraya, kuzey duvarı içine yerleştirilen merdivenlerle ulaşılır. Mihrabın karşı­sında bulunan müezzin mahfilinin ahşap merdiveni ayrıdır. Yan duvarlar sağırdır. Cadde giderek yüksel­diğinden zaten basık tutulan dükblnlar, daha da al­çak görünür. Batı bitişikte, kaldırımdan dört sıra yukarıda başlayan (ilk üç basamak kaldırımdaydı) teğet kemerli kapı, eskiden bu yönde kitleye bitişik ahşap cumbalı, iki katlı ahşap bir meşrutaya ulaşıyordu.

 Minare kitlenin kuzeyinde, tonozlu batı geçidiyle aynı doğrultudadır. Kare planlı küp bölümü yine Di­yarbakır geleneğine uyarak (çoğunlukla kitleden ayrı) siyah bazalttandır. İki aşamalı pabuç ve gövde yu­karıya beyaz olarak yükselir. Alt yarısında merdiven iki ayrı yolludur.

Cami, kendi adıyla anılan cadde üzerinde, kuzey yakada olduğundan, taçkapısı güneye alınmış ve bir aralıkla kuzeydeki cami avlusuna bağlantı sağlanmıştır. Harim kapısı (üst kat) kuzey yönde merdiven sahanlığına bağlanır. 2,02 x 4,32 m. ölçülü mihrap Diyarbakır'ın çinili tek örneğidir. Köşeleri sütunceli, 1,14 m. eninde, 62 cm. derinlikteki yarım sekizgen planlı mihrap girintisini üstte aynı güzellikteki dokuz sıralı çini örter. Girinti de dahil düz yüzeyler plak çi­ni kaplanmıştır. çerçevedeki profiller ile mukarnaslarda özel kalıpların kullanıldığı görülüyor. Duvar alt kesimi çinileri bunlarla uyumludur. Değişik desenler yer alır.

 Yapının adı Tuhfetü'l-Mimarin'de "Amid'de Melek Ahmed, Paşa" olarak geçer. Bu Melek Ahmed Pa­şa'nın, üç kez Diyarbakır valiliği ve sadrazamlık da yapmış olan Silahdar Melek Ahmed Paşa ile ilgisi yoktur. Banisinin, Diyarbakır'da bulunan sevilen ve etkin bir hayır sahibi olduğu anlaşılıyor. Hamarnı aynı cadde üstünde biraz daha doğu yönde güney yakadaydı. Bitişiğinde bulunan ve artık bugün yok edilen "Küçük Hamam" bu yapının değildir.

Melek Ahmed Paşa Camii'ne gerek plan düzeni ve gerekse çinili mihrabı açısından bir İstanbullu usta eli değdiği bellidir. 1588 yılında ölen Koca Sinan'ın ömrünün son günlerinde bu yapıyla uğraşma şansı yoktur. Onun ekolünden bir kalfa işe el atmış olmalı. Enine plan ve almaşık örgü açısından Beşiktaş Si­nan Paşa Camii'ne (1555-56) -kitle olarak da- benzer. Ancak üst örtü ve son cemaat yeri farklıdır. Ay­rıca onun kubbesi altılı düzendedir. Diyarbakır'da Ali Paşa, İskender Paşa, Behram Paşa, Kasım Padişah ve Lale Bey Camileri tek kubbelidir. Enine genişleyen Nebi Camii'nde yan kanatlarda birer ayak vardır. Şeyh Sefa (Parlı) Camii bu yapı gibi ikişer yan ayak­lı olup sekizli düzeni yeğler. Minare küpü kurgu ve bezemelerinde de benzerlik vardır. 15. yy:ın son çey­reğinden kalma bu Akkoyunlu camiinin, ondan ön­cekilere bağlı olduğu gibi, sonrakileri de etkilediği anlaşılıyor. Buna karşılık yerel özelliklerin Melek Ahmed Paşa Camii'nde o denli güçlü olmadığı görü­lüyor. İki katlı oluşu ve sekizli kubbe düzeni ile çini mihrabı, Sinan'ın İstanbul-tahtakale Rüstem Paşa Camii'ne çağrışımını arttırır. Ancak onda son cema­at yeri de vardır. Bu son ayrıntının düşünülmemesi, kuzey yönde yer alan heliUar nedeniyle avlunun kü­çüleceği endişesine bağlanabilirse de bizce asıl neden Diyarbakır'da devam ede gelen iki katlı mescit anla­yışıdır. Defterdar ve Ulu Cami Şafiiler bölümü böyle­dir. Minarenin kitleden ayrı tutuluşu zaten bu yöre­nin bir ayrıcalığıdır. Tüm bunlar, Melek Ahmed Paşa Camii'nin Diyarbakır’dakiler içindeki ayrı yerini gös­teriyor. Ahşap minberi özgün değildir. Aynı kişinin yaptırdığı Han ve Medrese günümüze erişmemişt

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol