LA.LE BEY (LALA KASIM) CAMİİ
Diyarbakır'ın güneybatı çeyreğinde, kendi adıyla
anılan mahallede Lale Bey ile Dörtler Sokağı'nın kesiştiği kavşak güneyinde olup, üç kubbeli son cemaat yeri, bunun batısında, alt katı türbe, üst katı hücre, batısında minaresi olan, tek katlı, tek kubbeli, siyah bazaltla örülü kargir bir yapıdır (Fotoğraf 2). Kareye çok yakın planlı (~1O,24 m.) iç alanı kubbe örter. Dört yöne ikişer pencere yerleştirilmiştir. Türbesine hücrenin güneyindeki merdivenden inilir. Son cemaat yerinin batısını hücreye bakışımlı olatak minare kaplar. Kuzey yüz, toplam olarak 17,77 m.'dir
Kubbesi çökmüş ve ortaya konan 2 kolonla 3 sahna bölünen ahşap kirişlemeli yapıyı terkedilmiş bulduk. Evler çevresini sarmış ve kitleyi kaplamıştır. Kamulaştırılarak boşaltıldı. Sıva raspasında köşe kemeri özengileri ortaya çıktı. Rölöve ve restorasyonu tarafımızdan yürütülerek vakıflarca, ibadete açılmış bulunuyor.
Halkın kısaca Lale Camii olarak adlandırdığı yapıyı, Diyarbakır'ın ilçelerinden Egil'in beylerinden Lala Kasım'ın yaptırdığını kaynaklar belirtiyor. Plam, Nebi Camii'ne (Akkoyunlu IS. yy:ın son 4. çeyreği) ve Kasım Padişah'a (~lS00, Akkoyunlu) benzer. Ayrıca
Safa Camii minaresindeki ve kuzey avlu yüzündeki yazılı kare panolardan bunun da pabuç bölümünde vardır. Bunlar, Akkoyunlu yapısı olma şansını arttırmaktadır. Şeref Han, yapıtında, Şeyh Muhammed'in oğlu Lala Kasım'dan övgüyle söz eder. Bu durumda, caminin, Osmanlı günlerinde 16. yy:ın 1 ilk çeyreğinde yapıldığını düşünmek (ıS1S'ten herhalde hemen sonra) doğru olacaktır. Daha önceki camilerde Osmanlıların gelişen kubbe yorumuyla, yerel ve özellikle Akkoyunlu ayrıntılarının karışımından söz etmiştik. Bu form (compasition), o yörede kendi koşulları içinde gelişmiş, dengesini bulmuş ve yeni dönemde de (Osmanlı) sürmesini sağlamıştır. Lala Kasım Camii bu arakesitin ürünü olsa gerekir